Hat; çizgi, yazı, yol gibi mânâlara gelmektedir. İslâm kültüründe, estetik ölçülere bağlı kalıp, güzel bir şekilde yazma sanatı Hüsn-i Hat olarak adlandırılmıştır. Kaynaklarda genellikle ‘‘cismânî âletlerle meydana getirilen ruhânî bir hendese (geometri)’’ şeklinde tarif edilen Hat sanatı, bu tarife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek günümüze ulaşmıştır.
Hat sanatının İslâmiyet’in doğuş dönemi ile yani 6-7. yüzyılları arasında ortaya çıktığı düşünülmektedir. Hicretten birkaç asır sonra Müslümanların ortak değeri haline gelmiş ve İslâm Hattı vasfını kazanmıştır.
Hat sanatı, birçok sanat gibi en parlak devrini Osmanlı Devleti döneminde yaşamıştır. Osmanlı Türkleri, Hat sanatında erişilmesi mümkün olmayan üstün bir ekol kurmuşlardır. Osmanlı Devleti dönemindeki ilk temsilcisi Şeyh Hamdullâh’tır. 16. yüzyılda yaşamış olan Şeyh Hamdullâh, Hat sanatına o zamana kadar ulaşılamayan bir güzellik ve olgunluk getirmiştir. Osmanlı Devleti'nde birçok padişah hat sanatı ile ilgilenmiştir. İstanbul’un fetholunmasının ardından hat sanatının merkezi olmuştur. Bu durum şu cümlelerle ifade edilmiştir: ‘‘Kur῾ân-ı Kerîm Hicâz῾da nâzil oldu, Mısır῾da okundu, İstanbul῾da yazıldı.’’
Osmanlı döneminde, Şeyh Hamdullâh'tan 100 sene sonra gelen ekol sahibi ikinci önemli isim, Hâfız Osman'dır. Özellikle yazdığı Kur'ân-ı Kerîmler çok beğenilmiş ve baskı yoluyla çoğaltılmıştır.
19. yüzyılda Hat sanatı, Hâfız Osman'dan sonra gelen Mustafa Râkım ve sonrasında devam eden Sâmi Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Yesârizâde Mustafa İzzet Efendi gibi ekol sahibi nice kıymetli hattatlarca geliştirilmiştir.
Kamış kalem, is mürekkebi, kalemtraş, makta, hokka, lika, âhârlı kâğıt, hüsn-i hat sanatı için gerekli malzemelerin başlıcalarındandır.
Hattatların pîri Hz. Ali (ra) Efendimizdir. Kûfe'nin merkez olmasının ardından İslâm yazısı Kûfî adını almıştır. Kûfî yazıya, ''yazıların anası'' mânâsına gelen ''Ümmü'l Hutût'' da denilmiştir. Kûfî yazıdan sonra, İslâm yazıları arasında Aklâm-ı Sitte (Altı Kalem) diye şöhret bulan ve Kûfî'den sonra ikinci derecede kök sayılan altı yazı çeşidi; Tevkî, Rikaa', Muhakkak, Reyhânî, Sülüs ve Nesih olarak kaydedilmiştir. Bazıları Tâlik'i yedinci olarak saymışlar ve ölçülü yazıların aslının yedi kalem olduğunu ve ''Heft Kalem'' denildiğini söylemişlerdir.
Kaynakça
Hattın Çelebisi Hasan Çelebi, Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV) Yayınları, 2003
İsmek El Sanatları Albümü, 2013
Kalem Güzeli, Mahmud Bedreddin Yazır